Hayalini kurduğumuz dünyada, herkesin dil, din, etnik köken, özel gereksinim, cinsiyet ve cinsel yönelimine bakmaksızın eşit olduğunu düşünürken; içinde yaşadığımız gerçekler ne yazık ki bunu karşılamakta yetersiz kalmaktadır. 8 Mart gibi emek ve mücadeleye adanmış günler, ayrımcılığa uğramış ve hakları gözetilmeyen kadın, yaşlı, çocuk, LGBTIQ ve özel gereksinimli gruplarla ilgili farkındalığımızı artırmaya ve devletin bu konulardaki eksiklikleri ile tekrar yüzleşmeye adanmış farkındalık günleridir.
KKTC olarak geri kalmış ülkelere nazaran daha iyi bir tablo çizerken, gelişmiş toplumlara baktığımızda almamız gereken daha çok yol olduğunu açıkça görebilmekteyiz. Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verirken, onların bilgilerini sorgulamaktan ve bilgilerini ispat etmelerini istemekten kendimizi alamıyor, başarılarının altında hep bir neden arıyoruz. Hukuki alanda kadınlarımız için yasaları iyileştirmeye çabalarken, diğer yandan onları şiddete ve her türlü istismara karşı korumakta yetersiz kalıyoruz. Devlete ait bir sığınma evinin olmayışından dolayı kadınlarımızı koruyamıyor, şiddet odaklarına geri gönderiyor ve ev içi şiddet kurbanı olarak hayatlarını kaybetmelerine göz yumuyoruz. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kendi kaynakları ile açtığı ve bugüne kadar onlarca kadına ikinci bir şans tanıyan Kadın Sığınma Evi’ne gelen taleplerin yoğunluğundan da anlaşılacağı gibi Kadın Sığınma Evleri bir ihtiyaçtan çok, zarurettir. Bu nedenle 8 Mart Emekçi Kadınlar gününde her ilçeye sığınma evi kazandırabilmek için çalışmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz.
Her geçen gün yaşama dair eleştirilerimizi yaparken, komşumuzun attığı imdat çığlıklarına susarak, yapılan yanlışı görmezden geliyor ve hatta tekrarlanması için cesaretlendiriyoruz. Böylelikle hepimiz şiddeti normalleştiriyoruz. Ve kadınlarımıza çalışma hakkı verirken, iş yerlerinde uğradıkları ayrımcılığa ve istismara karşı yine toplum olarak gözlerimizi kapatıyoruz. Kazanılmış hakları olmasına rağmen, kadınlarımıza haklarını öğrenmeleri ve kendi ayakları üzerinde durabilecekleri bir ortam kazanabilmeleri için çabalamıyoruz.
Tüm bunlar ışığında, TDP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi (TOCEK) olarak, bu yıl 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü anma programımız çerçevesinde, kadını merkeze alan konularda farkındalık yaratmak için seminerler düzenlemeyi odağımıza aldık. Bu seminerler kapsamında ‘Aile İçi Şiddet’, ‘Aile Güçlendirme Programı’, ‘Ev İçi Şiddet Yasa Tasarısı’nı ve ‘Sığınma Evleri’nin Önemi’ni konuşup tartışacağız. Çünkü TDP TOCEK olarak biliyoruz ki kadını güçlendirecek olan kadın dayanışması ve yine kadının kendisidir. Ezilen sömürülen kadınlar olarak bizlere düşen görev de yine görmezden gelmemek, susmamak ve ses çıkarmak olmalıdır.
Add Comment