Toplumcu Demokrasi Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi (TOCEK), kapitalist sistemin yaratmış olduğu sınıfsal farklardan öncelikli olarak etkilenen, haksızlığa uğrayan, ötekileştirilen, metalaştırılan kadınlara, sınıfsız, silahsız, sınırsız bir dünya, özgür, eşit yaşam alanları yaratma mücadelesinin kararlılıkla süreceğini vurguladı.
TDP TOCEK Başkanı İsmet Cabacaba, kadınların hayatın her alanında, siyasette ve karar mekanizmalarında aktif olarak görev almalarına fırsat verilmesi gerektiğini belirtti, kadın-erkek eşitliğinin, barış kültürünün de ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.
TDP-TOCEK ‘in başta kadınlar olmak üzere, tüm bireylerin özgürleşene dek siyasal mücadelesini insan hak ve özgürlükleri üzerine kuracağını, her türlü ayırımcılığa karşı çıkacağını belirten Cabacaba, toplumsal cinsiyete duyarlı ve eşitlik temelinde bir siyasal yapıyı benimseyen TDP TOCEK’in, kadının siyasal yaşamdaki eşit temsiliyeti için gerekli tüm koşulların yaratılmasına yönelik çalışmalarını sürdüreceğini kaydetti. Emeğin cinsiyeti olmadığının vurgusunu yaparak, cinsiyete dayalı emek sömürüsüne karşı mücadele verdiklerini kaydeden Cabacaba, şiddete maruz kalan ve şiddetten kaçan kadın ve çocukların sığınma hakları ve güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşam haklarını siyasal bir sorumluluk olarak gördüklerini, bu yönde çalışmalar yürüttükleri kaydetti.
Kadın Sığınma Evi ve benzeri yerlerin devlet tarafından açılması gerektiğini, ancak ülkemizde sorumluluğunu yerine getirmekte yetersiz kalan devletin sorumluluğunu yerel yönetimlerin devraldığını belirten Cabacaba, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin öncülük ederek açmış olduğu Sığınma Evinin yol gösterici olması ve ihtiyaç kalmayana kadar her belediye altında Kadın Sığınma Evlerinin açılması gerektiğini kaydetti. Yerel yönetimlerin açtığı Sığınma Evleri’nin devleti bu sorumluluğundan kaçırmaması gerektiğini kaydeden Cabacaba, “Yerel yönetimler altında sığınma evi olsa da, devletin de Sığınma Evi için karar alması ve çalışması gerekmektedir” dedi.
TDP TOCEK Başkanı Cabacaba şunları kaydetti: “Kadınlarımızı hayatın her alanına dahil etmeden yapılacak girişimlerin başarısız olacağı gerçeğinden hareketle, kadınlarımızın hayatın her alanında, siyasette ve her türlü karar mekanizmalarında aktif olarak görev almalarına fırsat verilmelidir. Kadın-erkek eşitliği, aynı zamanda barış kültürünün de bir parçasıdır. Bu düşüncülerle ülkemizde ve dünyadaki tüm emekçi kadınlarımızın ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü’ ve bu uğurda mücadele eden herkesi kutlarız. ‘Ben’ değil ‘biz’ diyerek eşitlik, özgürlük ve barış için, söz değil icraat istediğimizi ve Kadınların, Eşitliğin sadece 8 Mart’ta anılmaması gerektiğini ve var olan hakların gerçekten uygulanan kadar verilen mücadelenin devam edeceğini bildiririz.
Add Comment